5 Mayıs 2017 Cuma

ADDIE TASARIM MODELİ
        Eğitsel bir materyalin planlanmasından oluşturulmasına, oluşturulmasından uygulanmasına ve son olarak değerlendirilmesine kadar, içerisine aynı zamanda öğreneni, öğreteni ve hatta dış etkenleri de alan bir öğretim tasarımı modelidir. [1]
        1990’ lı yıllardan sonra öğretim tasarımı çekirdek modele göre; tüm modellerdeki ayrıntılı işlemleri özetleyici nitelikte olan temel beş aşamada ifade edilmiştir. Bu aşamalar; analiz, tasarım, geliştirme, uygulama ve değerlendirme aşamalarıdır. Bizim ele alacağımız model olan ADDIE modeli ise; bu temel beş aşamayı içeriğinde barındırdığı ve öğretimin genel tanımlarından yola çıktığı için çekirdeksel öğretim tasarımı modellerinden biridir.  [3]

ADDIE modelinin aşamaları;
  • Analysis (Analiz) A
  • Design (Tasarım) T
  • Development (Geliştirme) G
  • Implementation (Uygulama) U
  • Evaluation (Değerlendirme) D
        Eğitim modeli öğrenen merkezli olduğu için yukarıdaki her süreç öğrenme sonuçlarına göre tasarlanır ve aslında bu sonuçlar da ihtiyaç analizinden gelir.
        Bu aşamalar çoğu zaman iç içe geçer ve her biri birbiriyle ilişkilidir. Bu bağlamda ADDIE modeli etkili eğitimler tasarlamak için esnek bir yol haritası görevi görür. [2]

 Analiz: Sistem analiz edilerek problem ve problemin kaynağı tanımlanır. Hedef kitle, öğrenme gereksinimleri, sınırlılıklar, öğrencilerin hazır bulunuşluluk düzeyleri analiz edilir.
Analiz aşamasında ihtiyaç analizi yapılarak, mevcut öğretim problemleri, öğrenenlerin (çalışanların) beklentileri, ön bilgileri (var olan), mevcut beceri ve yeterlilikleri, öğrenme ortamı, öğretim amaçları ve hedefleri belirlenir. Bunlar belirlenirken aşağıdaki sorular irdelenebilir. Tabii ki bu sorular değişebilir veya bu soruların yenileri oluşturulabilir.
  • Öğrenenler kimler ve bu kişilerin karakteristik özellikleri neler?
  • Bu kişilerin sahip olması istenilen yeni davranış kalıpları neler?
  • Öğrenmeyi engelleyen etmenler var mı? Varsa bunlar nelerdir?
  • Yetişkin öğrenme modelleri neler? Hangileri kullanılabilir?
  • Bu eğitim sürecinin zaman kısıtlaması var mı? Varsa nedir?
  • Eğitim alacak kişilerin görev tanımları nelerdir?
  • İş analizi nasıldır?
  • Performans sistemi nasıldır ve kriterleri nelerdir?

Analiz aşamasında incelenmesi gereken unsurlar:

  • Öğrencilerin dersten alması gereken kazanımlar,
  • İhtiyaç analizi,
  • Öğrenci analizi,
  • Öğrenmenin gerçekleşeceği ortam analizi,
  • İçerik analizi,
  • Medya analizi şeklindedir. 

Tasarım: Hedeflere nasıl ulaşılacağı belirlenir. Hedeflere ulaşmak için ortam seçimi, değerlendirme sürecinin tasarımı, öğretim yöntemi ve öğrenme etkinlikleri tasarımı bu basamakta yapılır. Bu aşamadaki adımlar:
  • Bilişsel, duyuşsal ve psikomotor hedef davranışlara göre içeriklerin oluşturulması
  • Tüm kaynakların incelenmesi (Media, internet, kaynak kitap, uzman kişi, prosedür vb.), hedef davranış ve içerik doğrultusunda öğretim stratejisinin oluşturulması. 
  • Etkinliklerin ve materyallerin hazırlanması (interaktif veya sınıf)
  • Ölçme ve değerlendirme araçlarının hazırlanması
  • Tasarımın küçük gruplarda denenmesi

Geliştirme: Bu aşamada, tasarımın test edilmesi sonucunda elde edilen veriler (öğrenen yorumları, deneme uygulamasında karşılaşılan problemler ve tüm gözlem sonuçları) kullanılır. Tasarım aşamasında oluşturulan içerik ve konular, etkinlikler, alıştırmalar, zamanlama, sınıf düzeni, materyaller ve ölçme-değerlendirme araçları tekrar gözden geçirilerek gerekli iyileştirme ve düzeltmeler yapılır. [5]

Uygulama: Ortaya çıkan ürünün öğrenenler ile buluştuğu basamaktır. Öğrenenler ürünü kullanmaya başladıktan sonra geri bildirimlerde bulunurlar.Uygulama aşamasında, öğretmen kılavuz kitabı veya materyali ve öğrenci kılavuzu geliştirilir ve uygulanır. Geliştirilmiş olan tasarımın nasıl uygulanacağı konusunda eğitmenlere yol göstermek ve eğitime katılacak olanlara da bu eğitimde neleri nasıl yapacaklarına dair yardımcı olmak amaçtır.
Eğitmen kılavuzunda; eğitim stratejisi ve modeli, hedef davranışlar (eğitime katılanlardan, eğitimden sonra kazanmalarını beklediğimiz davranışlar), içerik ve konular, etkinlikler, alıştırmalar, materyaller, ölçme-değerlendirme araçları, süre, sınıf düzeni yer alır. En önemlisi de tüm bunların nasıl uygulanacağı anlatılır ve uygulaması yapılır.
Öğrenci kılavuzunda, kendilerinden beklenen hedef davranışlar, eğitimin amacı, içerik ve konular, eğitimde neler yapacakları, kullanacakları araç ve materyaller, uygulayacakları değerlendirme araçları anlatılır ve uygulanır.
Bu aşamada artık sınıfa inilir. Gerek sınıf eğitimi, gerek saha eğitimi, gerekse web tabanlı bir öğretim olsun. Uygulama yapılarak sonucunda özellikle aşağıdaki sorular irdelenir;

  • Ne işe yaradı / ne işe yaramadı?
  • Neleri değiştirmem gerekiyor? (Eklemeler ve çıkarmalar)
  • Daha başka hangi etkinlikleri kullanabilirim veya hangi değerlendirmeleri yapabilirim?

Değerlendirme: Uygulama basamağından gelen geri bildirimler ile geliştirilen sistemin öğrenme hedeflerini ne kadar karşıladıklarının kontrol edildiği basamaktır. Modelin diğer basamaklarıyla doğrudan ilişkilidir. Alınan geri bildirimlere göre modelin herhangi bir basamağına geri dönüş yaşanabilir. [4]

Değerlendirme aşamasında incelenmesi gereken başlıca unsurlar:
  • Öğretimi değerlendirmede kullanılan teknikler,
  • Öğretim tasarımının ( materyallerin ) değerlendirilmesi,
  • Kazanımların değerlendirilmesi,
  • Bu incelemelere göre yapılması gereken değişiklikler şeklindedir.

23 Nisan 2017 Pazar



BLOOM TAKSONOMİSİ

        Taksonomi, canlıların sınıflandırılması ve bu sınıflandırmada kullanılan kural ve prensipler olarak özetleniyor.
        İlk olarak 1956 yılında Chicago Üniversitesi profesörü, Benjamin Bloom’un ‘Eğitsel Hedeflerin Taksonomisi’ olarak açıkladığı çalışma ile uzun yıllar eğitim sisteminde öğrencilerin algı ve öğrenme yapılarını geliştirerek üst düzeye çıkarılmak üzere yararlanılmıştır. [1]
        Bloom öncelikle her öğrencinin algı yapısının farklı olduğunu bilerek okul, kurs gibi toplu eğitim verilen yerlerde bu farklılığın etkilerini en aza düşürmek ve bunu çocuk,aile,toplum için faydalı hale getirmek üzere çalışmalara başlamıştır. Bloom modelini oluşturan temel şey; öğrenciye etki eden kişisel algılama farklılıklarını kontrol altında tutarak öğretimin niteliğinin kontrol edilebilmesidir. Bu model ek çaba ve zaman ile her öğrencinin verilmek istenilen bilgiye ulaşmasının mümkün olduğunu göstermektedir. Bunun içinde 3 temel değişken vardır;öğrenci nitelikleri,öğretim hizmetinin niteliği,öğrenme ürünleri.


        Öğrenmenin birçok tanımı vardır ancak temel anlamıyla öğrenmek; deneyimler,eğitim ve öğretim sonucu davranışta meydana gelen kalıcı değişiklik olarak tanımlanabilir. Her insanın algı biçimi,öğrenme stili kendi içerisinde farklılık gösterir. Kimimiz okuyarak öğrenirken kimimiz deneyimleyerek çözerek öğreniriz. Aynı zamanda zeki bir insanla,normal bir insanın da öğrenme şeklinin farklı olduğu görülür. Yaşla da farklılık gösteren öğrenme şekilleri her bireyin algı düzeyinin ve şeklinin farklı olduğunu göstermeye yetiyor. [4]
       
Bilişsel Alan
Bu taksonomi çeşidi bilgi ve zihinsel becerilerin gelişimini içerir. Bloom’a göre öğrencilerin düşünme seviyeleri en basitten en karışığa doğru altı seviyeden oluşmaktadır.
Bilgi, Kavrama, Uygulama, Analiz, Sentez, Değerlendirme. [3]
  1. Bilgi: Bilginin, hiçbir değişime uğratılmaksızın, olduğu gibi alındığı basamaktır.
  2. Kavrama: Bilginin, birey tarafından içselleştirilip, özümsendiği; özünü yitirmeden özetlenip, yorumlandığı; farklı ifade biçimlerine dönüştürüldüğü basamaktır.
  3. Uygulama: Bilginin yeni durumları açıklamada ya da yeni problem durumlarını çözüme ulaştırmada kullanıldığı basamaktır.
  4. Analiz: Bilginin, onu oluşturan alt unsurlara ayrıştırıldığı, temelinde yatan sayıltıların ya da örgütleme ilkelerinin belirlendiği basamaktır.
  5. Sentez: Bilginin, orijinal sayıltı ya da örgütleme ilkeleri doğrultusunda yeniden oluşturulup, yeni bir form kazandığı basamaktır.
  6. Değerlendirme: Örgütlenmiş bilgi bütününün, temelinde yatan sayıltı ya da örgütleme ilkeleri ile tutarlılığının; Örgütlenmiş bilgi bütününün, açıkladığı alanın özellikleriyle tutarlılığının belirlendiği basamaktır.




Duyuşsal Alan

Duyuşsal alan, duyuşsal güçleri gerektiren ve çoğunlukla toplumsal çevrede insanın geliştirdiği duygu, tutum ve değerlerle ilgili davranışlardır. (Öğrenilmiş duyguların kodlandığı alandır.)
Bilişsel alanın "Bilgi" basamağı Duyuşsal alan davranışlarının temeli olmaktadır.
Duyuşsal alan 5 basamaktan oluşur: Alma, Tepkide Bulunma, Değer Verme, Örgütleme, Bir Değerle Nitelenmişlik (Karakter Haline Getirme)- Kişilik
  1. Alma: Bireyin, ilgi, tutum ya da değer geliştirmesi istenen bilgi, nesne ya da durumların farkına vardığı basamaktır.
  2. Tepkide Bulunma: Bireyin, belli bir bilgi, nesne ya da durum karşısında, yerleşiklik kazanmamış bir tepkiden, gönüllü bir tepkiye kadar varan, bireysel tepkiler gösterdiği basamaktır.
  3. Değer Verme: Bireyin, belli bir bilgi, nesne ya da duruma, toplumsal kabuller doğrultusunda bir değer yükleyerek tepkide bulunduğu basamaktır.
  4. Örgütleme: Bireyin, toplumsal kabuller doğrultusunda bir değer yükleyerek tepkide bulunduğu belli bir bilgi, nesne ya da duruma, kendine özgü değerler atfettiği basamaktır.
  5. Kişilik: Bireyin, oluşturduğu yeni değerlere bağlılığı ile temsil edildiği basamaktır.



Psiko-Motor (Devinişsel) Alan

Psiko-motor alan ile ilgili davranışlar zihin ve kas koordinasyonunu gerektiren davranışlardır. (Öğrenilmiş becerilerin kodlandığı alan.)
Psiko-motor Alan Hedeflerinin Aşamalı Sınıflaması: Uyarılma, Rehber (Kılavuz) Denetiminde Yapma, Beceri Haline Getirme, Duruma Uydurma, Yaratma.
  1. Uyarılma: Bireyin, zihin kas eşgüdümünü gerektiren bir işe, duyuları ve tüm vücuduyla hazır olduğu basamaktır.
  2. Kılavuzla yapma: Bireyin, zihin kas eşgüdümünü gerektiren bir işi, doğrudan ya da yönergeler yoluyla yardım alarak yapabildiği basamaktır.
  3. Beceri Haline Getirme: Bireyin, zihin kas eşgüdümünü gerektiren bir işi, yardım almaksızın ve işin gerektirdiği nitelikte yaptığı basamaktır.
  4. Duruma Uydurma: Bireyin bir psiko-motor becerisini, benzer nitelikte başka bir durumda kullanabildiği basamaktır.
  5. Yaratma: Bireyin, uzmanlaştığı alanda orjinal bir beceri ortaya koyduğu basamaktır.




Taksonominin Yenilenmesine Neden İhtiyaç Duyuldu? 
        Taksonominin ortaya çıkış yılı olan 1956 yılından bugüne her alanda pek çok değişiklik ve yenilik gerçekleşti. Bu değişim ve yeniliklerin “eğitim” kavramını etkilemesi de kaçınılmazdı. Bugün eğitimciler “öğretme ve öğrenmenin” düşünmekten daha fazlasını içerdiği kabul ediyor. Bloom Taksonomisi; üst düzey bilişsel bilgileri tam olarak ifade edememesi, güncel bazı meselelerin taksonomi ile bağdaştırılamaması ve değerlendirme basamağında ortaya çıkan güçlükler gibi nedenlerden ötürü Anderson ve Krathwohl önderliğinde bir çalışma grubu tarafından revize edildi ve günün ihtiyaçlarına cevap veren bir hale getirildi. [2]

Yeni Bloom Taksonomisi 
Yeni taksonomi, orijinal halindeki mantık üzerine kurulmuştur ve gerçekleştirilen değişimler ise şunlardır: [5]
  • Orijinal taksonominin oluşturulduğu yıllarda pek bilinmeyen “biliş üstü bilgi” kavramı bilgi basamağına eklenerek, taksonominin tek boyutlu yapısının iki boyutlu hale dönüşmesi sağlanmıştır. Bu, revize edilmiş taksonomideki en önemli değişimdir.
  • Orijinal taksonomide yer alan “bilgi” basamağı “hatırlama” olarak revize edilip, taksonomi isim formdan fiil forma dönüşmüştür.
  • Kavrama basamağı anlama, analiz basamağı çözümleme olarak adlandırılmıştır. Uygulama basamağı ise aynı konumunda kalmıştır.
  • Sentez yapmanın değerlendirme yapmaktan daha zor olacağı fikrinin yaygın olarak kabul edilmesi nedeniyle, sentez basamağının yeri değerlendirme ile yer değiştirmiştir. Ayrıca, üst düzey düşünme süreçlerini daha çok vurgulayan yaratma kavramı en üst basamakta yer almıştır.




Bloom Dijital Taksonomisi

        Bloom'un bilişsel taksonomisi altı kattan oluşmaktadır. Eğitimde öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerini geliştirmek ve teşvik etmek için kullanılmaktadır. Bloom taksonomisi, en basit bilişsel öğrenmeden en derin öğrenmeye doğru altı seviyeden oluşmaktadır. Bloom öğrenme sürecinde her öğrencinin algısının farklı olduğunu savunmuştur. Buna bağlı olarak bireylerin düşünme seviyelerinde de farklılıklar olacağını düşünerek çalışmalar yapmıştır. Bu düşünme seviyeleri bilişsel alana göre sınıflandırarak Bloom Taksonomisini günümüz eğitsel uygulamalarına uyarlamıştır. Bu çalışmaların tamamına "Bloom Dijital Taksonomisi" denilmektedir. 

9 Nisan 2017 Pazar

KAVRAM NEDİR?

Kavram, bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki genel tasarımıdır. Ayrıca nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini içine alan, onları bir ortak ad altında toplayan genel tasarımdır.[1]

Kavram Türleri nelerdir?
  1. Soyut ve Somut Kavramlar
  2. Nesnel ve İlişkisel Kavramlar 
  3. Üst, Alt ve Bağlantılı kavramlar 
  4. Kendiliğinden ve Kendiliğinden Olmayan Kavramlar
  5. Günlük ve Bilimsel Kavramlar

1. Soyut ve Somut Kavramlar


Soyut Kavram:  Çevremizde beş duyu organlarımız aracığıyla gözlemleyemediğimiz kavramlardır. Kavram belirli özellikleri ya da bir oluş bildiriyorsa soyuttur.
Örnek: İnsanlık, yiğitlik, mutluluk

Somut Kavram:  Çevremizde beş duyu organlarımız aracığıyla gözlemlediğimiz kavramlardır. Kavram bir nesneyi, bir varlığı ifade ediyorsa somuttur.
Örnek: Kitap, masa, dolap   [2]



2. Nesnel ve İlişkisel Kavramlar
Nesnel Kavramlar: İnsanların çevresinde bulunan fiziksek varlık ya da nesneleri sınıflamada kullanılan kavramlardır. 
Örnek: Arabalar


İlişkisel Kavramlar: Nesnel kavramlar arasında ilişkiyi betimlemek için kullanılan isimlerdir. 
Örnek: Hız, zaman, ivme

3. Üst, Alt ve Bağlantılı Kavramlar
Kavramlar kendi içlerinde aşamalı bir yapıya sahiptir ve aslında bir kavram bir çok şeyi ortak adı olabilmekle beraber kendisi de başka kavramların parçası olabilir.

Kavram yapılanması içinde en tepede olan ve en geniş kapsamlılığı gösteren kavrama üst kavram adı verilir.

Üst kavramların küçük bir bölümünü ya da özel parçasını oluşturan bir alt düzey kavramlara da alt kavram adı verilir.


4. Kendiliğinden ve Kendiliğinden Olmayan Kavramlar
Kavramları oluşumuna göre iki kategoriye ayıran Piaget (1964) çocukların düşüme özelliklerini doğrudan yansıtan kavramlara kendiliğinde oluşan kavramlar adını vermiştir. Küçük çocukların kediye “miyav”, köpeğe “hav hav ” ismini takmalarını bu kavramlara verdikleri etiketler olarak göstermektedir.

Çocukların, genellikle yetişkinlerin istediği doğrultuda sergilediği düşünme biçimini gösteren kavramlara da kendiliğinden olmayan kavramlar adı verilmektedir.  


5. Günlük ve Bilimsel Kavramlar
Günlük kavramlar, günlük bağlamda gelişen, çocukların okul dışında yetişkinler ile etkileşimi sonucu oluşan kavramlardır.

Bilimsel kavramlar ise belirli bir bilim dalıyla ilişkili olarak okulda öğretilir.  Bu kavramlar; uygun biçimde tanımlanır, sistematik yönden aşamalı bir yapı içindedir, mantıksal düzenleme içinde sunulur ve sözel olarak kapsamlı biçimde tanımlanabilir.   [3]


KAYNAKÇA

15 Mart 2017 Çarşamba

ÖĞRENME STİLLERİ
Öğrenmek ve öğretmek için bir çok yol vardır. Herkes aynı şekilde öğrenmez. Herkese uyan bir öğrenme stili yoktur. Herkesin en iyi yolu bulup o yolu açmalı ve orada ilerlemeyi kolaylaştırmalı. [1]

İnsanoğlu ilgi duyduğu alanlardaki konuları çok daha çabuk kavrar ve öğrenir.

Bu neden le, ilgi alalarında araştırma yapmak, yeni bir şeyler öğrenmek, kişinin öğrenme becerilerini geliştirir. Bu yolla geliştirilen öğrenme becerileri kullanılarak, ilgi alanına girmeyen ama zorunlu olarak öğrenilmesi gereken konular da daha etkin biçimde öğrenilebilir.

Öğrenme stili; doğuştan var olan karakteristik özelliklerimizdir. Yaşamımızın her anında, her boyutunda davranışlarımızı etkiler. Yürürken , oynarken konuşurken, yazarken, otururken, yatarken yaşamın her anında ve boyutunda bireyin davranışlarını etkiler. [2]

Dört tür öğrenme çeşidi vardır:
Bilişsel, Duyuşsal, Fiziksel, Sosyal
Çoğunlukla biri ağırlıklı olmak üzere her dört öğrenme stiline de sahip olabiliriz.[4]

BİLİŞSEL ÖZELLİKLER
Öğrenen hakkında belkide en kolay elde edebilecek ve en sık kullanılan bilgi türü akademik kayıtlardır. [3]

  • Genellikle düzenli ve titizdirler. Karışıklık ve dağınıklıktan rahatsız olurlar.
  • Araç gereçlerin yeri bellidir ve bunların yeri değiştirilmez.
  • Çantaları, dolapları her zaman düzenlidir.
  • Dağınık ortamlarda çalışamazlar.
  • Yazmayı sevmeseler de defterlerini temiz ve itinalı kullanırlar.
  • Düz anlatım dediğimiz öğretim yönteminden yeterince yararlanamazlar.
  • Öğrendiklerini gözlerinin önüne getirerek hatırlamaya çalışırlar.  [4]
DUYUŞSAL ÖZELLİKLER

  • Diğer gruplardakilere göre daha konuşkandırlar.
  • Oyunlarını kendi başlarına oynuyor bile olsalar, sanki yanlarında birileri varmış gibi konuşarak oynarlar.
  • Yaşlarına göre daha kapsamlı cümleler kurarlar, kelime dağarcıkları geniştir.
  • Konuşmalarında bir ahenk ve melodi vardır.
  • Bir şey düşünürken kulak hizasına doğru bakarlar. [4]

FİZİKSEL ÖZELLİKLER
  • Bebekliklerinden itibaren sürekli hareket isterler.
  • Dokunmayı ve dokunulmayı severler.

  • Düşme, itme, çekme, çarpışma son derece doğal davranışlarıdır.
  • Temiz kıyafetlerle evden çıkarlar, döndüklerinde gömlekleri sökülmüş, pantolon ve etekleri yırtılmış, düğmeleri kopmuş, dizleri sıyrılmış, üstleri toz-toprak içinde geri dönerler.
  • Görseller görüntü belleği, işitseller ses belleği, kinestetikler kas belleği kullanırlar.
  • Eşyalarının karışık olmasından hiç rahatsız olmazlar.
  • Tertipli olmak için çaba göstermezler. [4]

SOSYAL ÖZELLİKLER
Sosyal(gözlem yoluyla) öğrenme kuramı bilişsel öğrenme kuramı ile analitik davranışçı kuramın birleştirilerek ortaya konulan bir çeşit orta yol kuramıdır. 

Bazı öğrenciler başkalarıyla sosyal etkileşim halindeyken daha iyi öğrenirler. Grupla çalışma, ortak projeler geliştirme bu öğrencilere uygun öğrenme stilleridir. [5]

[5]. http://www.islamafaki.com/odhrenme_stilleri_ve_acyklamalary-t6207.0.html;wap2=                                                                         

10 Mart 2017 Cuma

İHTİYAÇ NEDİR ?
İhtiyaç, giderildiği zaman rahatlık ve zevk, giderilmediğinde ise rahatsızlık ve acı veren bir duygudur. İhtiyaç aynı zamanda insanın devamlı benliğinde algıladığı ve gidermeye çalıştığı bir yokluk duygusu olarak da tanımlanabilir. Karnı acıkan bir insan bir süre sonra acı duyar. Yemek yemeye başlamasıyla birlikte ihtiyacı giderildiği için duyduğu acı, yerini rahatlığa bırakır. Giderilemeyen ihtiyaçların verdiği acı, bunları gidermek için insanı çalışmaya ve çaba göstermeye iter. [1]

İHTİYAÇ TÜRLERİ NELERDİR ? [2]

1. NORMATİF İHTİYAÇLAR
Bizden beklenenle yapabildiklerimiz arasındaki farktır. Hedef kitlenin performansı, var olan normdan daha düşük olduğunda normatif ihtiyaç bulunmaktadır.



2. KARŞILIKLI İHTİYAÇLAR
Normatif ihtiyaçlara benzemektedir. Farkı hedef kitle bir norm yerine aynı koşullarda olan başka bir grupla karşılaştırılır.



3. HİSSEDİLEN İHTİYAÇLAR
Bireylerin bireysel ve geliştirmek istedikleri ihtiyaçlardır.


4. İFADE EDİLEN İHTİYAÇLAR
Bireyin kendi ihtiyaçlarını belirleyip, uygulamaya geçmesidir. 
 [3]


5. ÖNCEDEN TAHMİN EDİLEN ya da GELECEĞE İLİŞKİN İHTİYAÇLAR
Gelecekte oluşabilecek değişiklerin belirlenmesi olayıdır.



6. ACİL İHTİYAÇLAR
Önemli sonuçları olan başarısızlıklardır.



KAYNAK

2 Mart 2017 Perşembe

                   ÖĞRETİM TASARIMI

Öğretim Teknolojileri Kavramları ve Aralarındaki İlişkiler 

Öğretim teknolojisi, kurumsal, tasarlanmış, müfredatlandırılmış ortamlardaki "istendik öğrenme"nin geliştirilmesi için kullanılabilecek süreç ve araçların çözümlenmesini, tasarlanmasını, geliştirilmesini, uygulanmasını ve değerlendirilmesini inceleyen bilim dalıdır.[1]

Öğretim teknolojilerini bilgi ve beceri bakımından 3 başlık altında toplayabiliriz. 
Bunlar:
   1-Öğretim sistemleri geliştirme modelleri
   2-Öğrenme yaklaşımları
   3-Teknolojiler [3]

1-Öğretim sistemleri geliştirme modeli
ADDIE tasarım modeli
1990’lı yıllardan sonra öğretim tasarımı çekirdek modele göre; tüm modellerdeki ayrıntılı işlemleri özetleyici nitelikte olan temel beş aşamada ifade edilmiştir. Bu aşamalar; analiz, tasarım, geliştirme, uygulama ve değerlendirme aşamalarıdır. Bizim ele alacağımız model olan ADDIE modeli ise; bu temel beş aşamayı içeriğinde barındırdığı ve öğretimin genel tanımlarından yola çıktığı için çekirdeksel öğretim tasarımı modellerlnden biridir. ADDIE modelinin aşamaları; [2]

 Analiz ( Analysis )
 Tasarım ( Design )
 Geliştirme ( Development )
 Uygulama ( Implementation )
 Değerlendirme ( Evaluation )



2-Öğrenme yaklaşımları
  • Davranışçı yaklaşım 
  • Bilişsel yaklaşım
  • Yapılandırıcı yaklaşım [3]


3-Teknolojiler
İkiye ayrılır:
    
    1-Araçlar
      İnternet, televizyon, ses kasetleri, mikrobilgisayarlar, mobil cihazlar vs.

    2-Öğretim stratejileri [3]


KAYNAK

26 Şubat 2017 Pazar

ÖĞRETİM TASARIMI

UZUN SÜRELİ BELLEK



Uzun süreli bellek yeni gelen bilgilerin eskilerle bütünleştirilerek saklandığı yerdir. Uzun süreli belleğin kapasitesinin sınırları belli değildir. Bu nedenle sınırsız olarak da kabul edilmektedir. Bilgilerin burada kalma süresi de çok uzundur.

Kısa süreli bellekte etkin olan bilgiler uzun süreli bellekte edilgen biçimde durur. Bu nedenle kısa süreli bellekteki bilgiler anında hatırlanırken, uzun süreli bellekteki bilgilerin hatırlanması için belli bir süre geçmesi gerekmektedir. [2]

Uzun süreli belleğin bölümleri

Beyin, bir bilgisayarın sabit diskinde yaptığının aksine belleği bütün bir yapıda depolamaz, onun yerine farklı tiplerdeki bellekler beynin farklı bölümlerinde depolanır. Uzun süreli bellek, açık bellek ve örtülü bellek olmak üzere iki ana başlığa ayrılır. [1]

1) Açık Bellek
Açık bellek, bilinçli olarak ulaşılabilir olan tüm bellekleri kapsar. Bu bellekler hipokampus, entorinal korteks ve perirhinal kortekste kodlanır, fakat başka bir yerde pekiştirilir ve saklanır. Bu depolamanın yeri kesin olarak bilinmemekle beraber frontal korteksi bunun için en uygun aday olarak görülmektedir. Meulemans ve Van der Linden (2003) ‘in araştırmasında orta şakak loblarında hasar görülen amnezi hastalarının açık öğrenme testlerinde sağlık kontrollerinden daha zayıf performans gösterdikleri bulunmuştur. Fakat, aynı amnezi hastaları, sağlık kontrolleri ve örtülü öğrenme testlerinde benzer performans göstermişlerdir, bu da gösterir ki orta şakak lobu açık öğrenmede rol alırken, örtülü öğrenmede rol almaz.
Açık belleğin 3 ana alt bölümü vardır. [1]
     1.1) Olaysal bellek 
     Olaysal bellek belirli bir zamanda olan olaylar için ayrılan bellektir, olayların oluşumunu ve geri  çağırmayı içerir. Bazı örnekleri, birisinin ismini ve en son etkileşimde neler olduğunu hatırlamaktır. Spaniol ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilen deneyler, altmış beş yaşının altındaki bireylerin olaysal belleklerinin 18 ve 25 yaş aralığındaki bireylerden daha zayıf olduğunu göstermiştir, çünkü olaysal bellek bağlamsal bellek gerektirir. [1]
     1.2) Anlamsal bellek       
     Gerçeklere dayalı bilgi birikimidir, kelimelerin anlamları gibi. Olaysal belleğe zıt olarak, büyük ihtimalle anlamsal bellek bağlamsal belleğe bağlı olmadığından, 65 yaş üstü bireylerin ve 18 ve 25 yaş arasındaki bireylerin anlamsal bellek açısından farklılık göstermezler. [1]
     1.3) Otobiyografik bellek  
     Olaylara ve kişisel tecrübelere ayrılmış bellektir, olaysal belleğe benzer fakat sadece kişinin direkt olarak kendisiyle ilgili tecrübelerini içerir. Conway ve Pleydel-Pearce (2000) bunun öz bellek sisteminin bir ögesi olduğunu savunmaktadır. [1]

2) Örtük Bellek
Bu bellekte kişi öğrenmiş olduğunun farkında değildir.

Ön Uygulama Etkisi: Bazı bilgileri diğerlerinin yanında fark etmeden öğreniriz. Örnek: Ders çalışırken dinlediğimiz müziğin sözlerini farkına varmadan öğreniriz. 

Klasik Koşullanma: Korkmamamız gereken bir şeyden korkmayı bu şekilde öğreniriz ve uzun süreli belleğin örtük bölümünde saklarız.

Beceri ve Alışkanlıklar: Başlangıçta bilerek öğrenilen beceriler sonradan otomatikleşir ve örtük bellekte depolanır. Yürüme, yüzme, bisiklete binme vb. [3]



[1]. https://tr.wikipedia.org/wiki/Uzun_s%C3%BCreli_bellek
[2]. http://bilgiyelpazesi.com/egitim_ogretim/konu_anlatimli_dersler/gelisim_ve_ogrenme_ile_ilgili_konu_anlatimlar/uzun_sureli_bellek_nedir_tanimi_anlami_ozellikleri.asp
[3]. http://www.dersimiz.com/ders_notlari/Bellek-Hafiza-ve-Turleri---Ogrenme-Bellek-Hatirlama-Iliskisi-Psikoloji-oku-22908.html

18 Şubat 2017 Cumartesi

ÖĞRETİM TASARIMI

Veri, enformasyon ve bilgi arasındaki farklar nelerdir?



Veri nedir? Veri ham(işlenmemiş) ya da enformasyon parçacığına verilen isimdir. Peki enformasyon nedir? Enformasyon, derlenmiş bilgi parçasıdır. Bilgi ise verilerin işlenmiş halidir. Bu kelimelerin anlamını biraz daha açalım. [1]

Veri, ilişkide olduğumuz (ilgimiz olan) dünyanın durumlardır. O gün mağazaya kaç kişi geldiği, dışarıda havanın sıcaklığı, boyunuzun uzunluğu, göz renginiz veya son okuduğunuz kitabın sayfa sayısı veri kavramı için verebileceğimiz bazı örneklerdir.  [2]

Enformasyon, duyularımızla elde ettiğimiz dünyaya ilişkin durumların ham veri şartlarını aşacak biçimde işlenmesi ile elde edilir. Boy uzunluğu bir veridir. Çocuğumuzun boy uzunluğunu düzenli olarak ölçer, bunu bir tablo haline getirirsek veriyi enformasyona dönüştürmüş oluruz. Burada bağlam olarak kabul edilen boy uzunluğu diğer başka verilerden ayıklanmış, tarih sırasına konmuş ve tablo haline getirilmiştir. Artık bu listeyi bir amaca uygun olarak kullanmak (bilgiye dönüştürmek) mümkündür.
Kısaca; enformasyon, verinin anlamlı bir konu etrafında işlenmiş halidir. Bir başka deyişle; seçilmiş verilerin bir anlam oluşturacak biçimde işlenmiş haline enformasyon adı verilir. [2]

Bilgi, enformasyonu yorumlamak için ihtiyaç duyulan kuralların anlaşılmasıdır. Bir başka tanımla; bilgi, enformasyon parçaları ile bunlardan yararlanarak ne yapılabileceği arasındaki ilişkiyi anlama yeteneğidir. Bu çerçevede –örneğin– doktorlar, mühendisler, yöneticiler, bilim insanları, buluşçular ve yazılımcılar bilgi işçileri sayılırlar. Bilgi işçileri, onların ‘uzman’ sınıfında sayılması için özgün bilgi sahibidirler.
Halen bilgiyi depolamak için ‘elimizde’ sadece insan beyni var. Henüz bilgisayarlar ne insan beyni düzeyinde ne de daha uygun bir seçenek değiller. Bilgileri birbirleriyle ilişkilendirebilen beynin yapabildiklerini başarabilen (veriyi enformasyona ve bilgiye dönüştüren, bağımsız kararlar verebilen) bilgisayar teknolojisine ulaşabilmiş değiliz.  [2]

  

Yukarıdaki grafik kavramlar arasındaki bağıntı ve verinin bilgiye dönüşüm sürecini göstermektedir. Karar verme amacıyla verinin toplanıp, organize edilmesi, özetlenmesi, analiz edilmesi ve sentezlenmesi gerekir.
Veritabanı sistemleri bu aşamalarda önemli bir rol oynar ve bu aşamaların sağlıklı olarak gerçekleştirilmesi için bir alt yapı hazırlanır. [5]


VERİ ile BİLGİ ARASINDAKİ FARKLAR

  • Veri bilgisayar sistemleri için bir girdi olarak kullanılır. Bilgi ise bu girdinin bir çıktısıdır.
  • Veri işlenmemiş rakamlar, sayılar ve figürlerdir. Bilgi verilerin işlenmiş halidir.
  • Veri bilgiden bağımsızdır. Bilgi ise veriye bağımlıdır.
  • Veri spesifik, kesin, belirli değildir. Bilgi spesifiktir, belirlidir.
  • Veri tek bir üniteden oluşur.  Bilgi ise gruplandırılmış verilerden oluşabilir.
  • Veri anlamsızdır. Bilginin bir anlamı vardır.
  • Veri hamdır. Bilgi üründür. [3]
BİLGİ ile ENFORMASYON ARASINDAKİ FARKLAR
  1. Bilgi elde etmek için araştırma yapmak gerekir. Enformasyon ise ihtiyacımız olmadan    gelir.
  2. Bilgi, ayırdığında olma ve bilme edimini yaratır. Enformasyon ise daha çok, karmaşa yaratır.
  3. Bilgi, süreci verir. Enformasyon ise yalnızca sonucu aktarır.
  4. Bilgi, düşünce üretirken, enformasyon hükmü bildirir.
  5. Bilgi, neden ve niçin sorularını sorgular. Enformasyon ise kim ve ne sorularını yanıtlar.
  6. Bilgi net ve yalındır. Enformasyon ise aşırı derecede tekrar içerir. [4]



KAYNAK
1-https://ibrahimerol.wordpress.com/2013/10/20/veri-bilgi-ve-enformasyon-kavramlari-hakkinda-bilgiler-ve-farklari/
2-http://www.2eylul.com.tr/veri-enformasyon-bilgi-makale,2841.html
3-https://limenya.com/veri-ve-bilgi-arasindaki-fark/
4-http://cihanshn.blogspot.com.tr/2015/01/bilgi-ve-enformasyon-arasndaki-fark.html
5-http://slideplayer.biz.tr/slide/2411559/